Header Ads

15- 16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 41. Yıldönümü Eylemlerle Hatırlanacak

Tam 41 yıl önce, 15 – 16 Haziran 1970’te Türkiye işçi sınıfı ayağa kalkarak gücünü gösterdi. Örgütlü mücadelesine sahip çıkan, haklarının gasp edilmesine karşı direnen işçilerin mücadelesi, bugün hala aşılması gereken bir eşik olarak görülüyor. 

15 – 16 Haziran direnişinde önemli bir misyon üstlenen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bugün, sendikal hak ve özgürlükleri engelleyen 2821 - 2822 sayılı yasaların demokratikleştirilmesi talebiyle Bölge Çalışma Müdürlükleri önünde eylem yapacak. “ Sendikal Haklarımız Hemen Şimdi!” kampanyası çerçevesinde yapılacak olan eylemler bir çok ilde gerçekleşecek. 

15 – 16 Haziran’da sendikal örgütlenme ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması talebi ile eylem yapılacak olmasının tarihsel süreçle doğrudan ilgisi var. 41 yıl önce işçiler, sendikal haklarının gasp edilmesine karşı sokaklara dökülmüşlerdi. 

İşçi örgütlenmesine karşı yasal engel
1967 yılında Türk-İş’ten kopan beş sendika tarafından kurulan DİSK, kuruluşundan itibaren hedef tahtasına oturtulmuş ve üye sayısının artışının engellenmesi için girişimler başlamıştı. 

1970 yılında Adalet Partisi (AP) ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) birlikte hazırladığı "274 Sayılı Sendikalar Yasası" ile "275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası"nda değişiklik öngören yasa tasarısı, bu engelleme çabasının bir ürünüydü. İşçilerin sendika seçme özgürlüğünü kısıtlayan yasa, DİSK'in büyümesinin önüne geçmeyi ve Türk-İş'ten kopmaları engellemeyi hedefliyordu. Devlet, sermaye sınıfı ve Türk-İş arasındaki işbirliği o denli açıktı ki; 11 Mayıs 1970 tarihinde Türk-İş Genel Kurulu'nda konuşan AP'li Çalışma Bakanı ve eski Türk-İş yöneticisi Seyfi Öztürk, kendinden emin bir şekilde "yakında DİSK'in çanına ot tıkanacak!" diyordu. 

15-16haziran3.jpgÇığ gibi büyüyen kitle
Yasa tasarısının Meclis'e gelmesiyle birlikte, anayasal direniş hakkını kullanacağını açıklayan DİSK, 15 Haziran günü eyleme geçti. Ne var ki eylemin başlamasıyla birlikte ortaya çıkan kitle, DİSK'in beklediğinin dahi kat be kat üzerindeydi, hiç beklenmediği halde Türk-İş'te örgütlü işçiler de eyleme topluca destek veremeye başlamışlardı.
Türk –İş’e üye çok sayıda işçinin de DİSK'i savunmak üzere direnişe katılması, eyleme rengini veren sınıf bilincinin önemli bir göstergesiydi. Üzerlerinde iş kıyafetleri ve ellerinde pankartlarla caddeleri dolduran işçiler, İzmit'te iki ve İstanbul'da dört ayrı koldan kent merkezlerine doğru yürüyüşe geçtiler, barikatları aştılar. İşçilerin bu kalkışmasıyla Türkiye'nin iki büyük kentinde yaşam durdu. 

Sıkıyönetim ilan edildi
15 Haziran akşamı hükümet tarafından 60 günlük sıkıyönetim ilan edilmesine rağmen, kalkışma 16 Haziran'da büyüyerek devam etti. Taksim'e doğru çeşitli kollardan yürüyenlerin sayısı 150 bini aştı. Yollarda barikatlar kurulmuş, vapurlar iptal edilmiş, hatta Bakırköy'den gelen yürüyüş kolunun Taksim'e ulaşmasının engellenmesi için Haliç üzerindeki iki köprü de kaldırılmıştı. Gebze'den gelen yürüyüş kolu ise Kartal'dan gelen kol ile birleşerek Kadıköy İskele Meydanı'na ulaşmayı başardı. Kadıköy yakınlarında işçilerin üzerine ateş açılması sonucu üç işçi hayatını kaybetti. 

Öte yandan, sıkıyönetim çerçevesinde müdahale etme emri alan askerlerin ateş etmeyi reddettikleri, bazılarının akrabalarının yürüyüş kitlesinde olmasından dolayı "bozgunculuk" yaptıkları belirtiliyordu. Kitle, yürüyüş yolu üzerindeki karakollara giriyor ve önceki gün gözaltına alınan işçileri kurtararak yürüyüşe devam ediyordu. 

Direniş geri adım attırıyor
Sıkıyönetimin ilanı sonrasında İstanbul'da iki ayrı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi kuruldu. 3 aylık sıkıyönetim boyunca, 15-16 Haziran olayları ile ilgili olarak 260 kişi hakkında 69 dava açıldı. Verilen cezalardan en ağırı, 1 yıl hapis oldu. Eylemler sırasında gözaltına alınan ve tutuklanan DİSK yöneticileri ise üç aylık tutukluluktan sonra ceza almaksızın serbest bırakıldı.

Eylemlerin ardından, son onaylama merci olan Senato'nun gündemine gelen yasa tasarıları, CHP'nin tavrını "yapılmak istenen değişikliklerin gerçekte olumlu bir amaca yönelmiş olduğu, ancak bazı eleştirilerin üzerinde durulması gerektiği" şeklinde bir açıklama ile değiştirmesi sonucunda yeniden görüşülmek üzere Meclis'e iade edildi. 

Tasarı, 29 Temmuz tarihinde senatonun üzerinde yaptığı değişikliklerle bir kez daha kabul edilerek yasalaştı. Ancak kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuran Türkiye İşçi Partisi ve CHP'nin iptal istemleri üzerine Anayasa Mahkemesi, 9 Şubat 1971 tarihinde yasayı iptal etti.

haber: haber.sol.org

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.