Header Ads

“Cinsel Yöneliminizden Dolayı İşe Alımınızı İptal Etmek Zorundayız”

İstanbul’dan Serkan Çelik, önce kabul edildiği işe cinsel kimliğinden dolayı alınmadı. Çelik, maruz kaldığı ayrımcılığı saklamak yerine hakkını aramaya karar verdi ve yaşadıklarını Kaos GL’ye anlattı.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de de en yoğun insan hakkı ihlallerinden. Pek çok ayrımcılık türünü belgelemek ve bunun üzerine gitmek zaten zor bir iş. 
Mağdurların adalete erişebilmesi veya bu erişim için yakınları, aileleri, sivil toplum tarafından desteklenmeleri de öyle. Bu olumsuz durum, cinsel yönelim ve aslında cinsellikle ilgili herhangi bir ayrımcılık, nefret suçu ve benzeri durumlarda ise iyice pekişiyor. Kişisel mahremiyet nedeniyle pek çok vaka ya hiç gün yüzüne çıkmıyor ya da şekil ve içerik değiştiriyor.

Çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı ile karşı karşıya kalan İstanbul’dan Serkan Çelik, önce kabul edildiği işe cinsel kimliğinden dolayı alınmadı. Çelik, maruz kaldığı ayrımcılığı saklamak yerine hakkını aramaya karar verdi ve yaşadıklarını Kaos GL’ye anlattı.

Serkan Çalik’in çalışma hayatında maruz kaldığı ayrımcılıkla ilgili İstanbul Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu'nda "ayrımcılık" kararı yazıldı. Karar tüm üyelerinin imzasına Pazartesi günkü Kurul toplantısında açılacak. Tamamlandıktan sonra karar şikayetçiye gönderilecek.
“Böyle bir şeyi kabul edemem, bu düpedüz ayrımcılık”

Serkan Çelik:
Bana yaşatılan ayrımcılık, İstanbul’daki Medya Takip Merkezi isimli kuruluşta oldu. 2011 yılının Ocak ayında beni iş görüşmesine çağırdılar. İnternet üzerinden başvurmuştum, bir kariyer sitesinden. Sonra, Medya Takip Merkezi beni aradı. Gittiğimde Birol isimli İnsan Kaynakları Sorumlusu beni karşıladı. Zaten özgeçmişim üzerinde çalışmışlar ve notlar almışlardı.
Pozisyonla ilgili gereken niteliklerin bende olup olmadığına dair sorular sordu. Her şey normal bir iş görüşmesi gibiydi. Sonunda, aradıkları nitelikleri bende bulduklarını söyledi. İşe girmem için gerekli belgeleri verdi. “Salı günü işe başla” dedi. Hayırlı olsun, dedi. Hatta işe başlamam için gerekli evrak listesi yoktu, birlikte bir alt kata inip aldık.

Mülakat hangi gündü?
Cuma. Hemen Salı günü de gelip işe başlayacabileceğimi söyledi. Aslında hoş, sıcak, insancıl bir görüşmeydi.

Görünümüz ve davranışlarınız cinsel kimliğinizi belli ediyor muydu sizce?
Hayır, saçlarım kısaydı örneğin. Biliyorsunuz, eğer LGBT iseniz, ne yazık ki topum içinde kendinize dikkat etmek zorunda bırakılabiliyorsunuz. Hele ki bir iş görüşmesinde. Olmadığınız bir insan gibi davranmaya zorlanıyorsunuz. Ancak şimdi söyleyeceğim durum var; zorunlu askerlikten muaf belgesi. İşte o kilit an oluyor. Nitekim Birol Bey bana gerekli evrak listesini verdi ve son anda zorunlu askerlikten neden muaf olduğumu sordu. O ana kadar her şey o kadar güzel gidiyordu ki. Kafamdan bir sürü şey geçti, ne diyeceğimi bilemedim. Birkaç saniye duraksayıp, gerçeği söyledim.
Birol Bey “Tamam. Evrakları getir, Salı günü işe başla” dedi. Görüşmek üzere ayrıldık.

Siz de derin bir nefes almış olmalısınız.
Ne diyorsunuz! Mutluluktan ölebilirdim. Neredeyse 2 senedir işsizdim. Zengin ailenin çocuğu değilim ben. Hemen ailemle, arkadaşlarımla, akrabalarım ile paylaştım. “İş buldum ben! Oldu sonunda!” dedim.
Ancak ne yazık ki sevincimi doya doya yaşayamadım. Birol Bey bir sonraki gün, Cumartesi gecesi saat dokuz, on gibi aradı. “Cinsel tercihinizden dolayı, bu durumunuzdan dolayı sizin işe alımınızı iptal etmek zorundayız” dedi. Zaten konuşmaya başlamasından hissetmiştim.

Yoksa zaten içten içe endişeli miydiniz tüm sevincinize rağmen. Böyle bir telefon bekliyor muydunuz?
Yo, içimde hiç kurt yoktu. Bu kez tamam, demiştim. Çok samimiyceydi, insancaydı, aklıma hiç kötü bir şey gelmedi. Birol Bey’e telefonda “Böyle bir şeyi kabul edemem, bu düpedüz ayrımcılık” dedim. Bu nasıl karar alındı, diye sordum. O da Medya Takip Merkezi’ndeki daha yetkili bir kişinin, Sevil adında bir yöneticinin çalışanlar arasında sıkıntı yapacağı düşüncesiyle işe alımımı durdurduğunu söyledi.

Yani yönetici, topu çalışanlara atmış... Hep hazır olmayan birileri var. Toplum hazır değil; biz yöneticiler olarak ise aslında ayrımcı değiliz filan!
Evet, aynen. Ben “Bunu kabul edemem, bunu Sevil Hanım’la görüşün. Bana da kendisi ile görüşme ayarlamanızı rica ediyorum. Bana şu an yaşattığınız duyguları tahmin edebiliyor musunuz” dedim. Birol Bey ise böyle bir şey yaşattığı için üzgün olduğunu filan söyledi. Ben çok kararlı olduklarını anlayınca da ısrarlarım ve telefon görüşmesi bitti.
Pazartesi günü Birol Bey’e defalarca telefon etmeme rağmen ulaşamadım. Cepten aradım. Randevu almak için ben de direkt gittim. Birol Bey, beni görünce hemen içeri buyur etti. Aynı odaya aldı. Sıcak davranıyordu. Kendisi, “siz eğer benim çalışanım olsaydınız, işe alındıktan sonra böyle bir şey olsaydı buna asla müsaade etmezdim” dedi. Ben ise özürle, üzgün olduğunuzu belirtmekle olmaz. Ben hakkımı arayacapım stk’lara gideceğim dedim. O da, “Tabii ki arayabilirsiniz” dedi. Kendisinin de yardımcı olabileceğini söyledi. Yazı ile söz ile bunu söyleyebileceğini, tanıklık edeceğini söyledi. 

Sevil adlı yönetici ile görüşebildiniz mi?
Görüşemedim. Birol Bey akşam beni yeniden aradı. Sevil Hanım’ın bu konudaki fikrinin kararlı olduğunu, değişmeyeceğini söyledi. Ben yine yüz yüze görüşmek istedim.

Neden ille yüz yüze?
Yüz yüze iletişim çok önemli. Belki, onun kafasındaki imaj farklı birşeydi. Hem, belki bir şekilde kozunu paylaşmak gibiydi. Sevil Hanım’a ithafen bir e-posta yazdım. Ayrıca, cinsel kimliğim ile ilgili böylesine bir muameleyi sanki bir kadından daha az bekliyor insan.

Neden peki?
Çünkü onlar da çok çekiyorlar. Anlamalarını, destek olmalarını bekliyorsun. Neyse, Birol Bey Sevil Hanım’ın adresini bile vermedi. Ben de ona “Size göndereyim mektubumu, siz de Sevil Hanım’a iletin” dedim. Bu Birol Bey’le son görüşmemiz oldu. Hemen ertesi günlerde Lambdaistanbul Dayanışma Derneği’ne gittim. Sonra da Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu’na internetten başvurdum. Bir sonraki hafta telefon ile aradılar beni. Randevulaştık. İnsan Hakları ile ilgili çalışan bir profesör öğretim üyesi ile buluştuk ve süreç başladı.

Daha önce hiçbir iş görüşmenizde böyle bir durum ile karşılaştığınız olmuş muydu?
Bu kadar apaçık değil ama çoğu iş görüşmesinde sözlerle, davranışlarla, bakışlarla fark ediyordum. Hâlâ da iş arıyorum zaten.

Zorunlu askerlik belgesindeki “muaf” yazısı peki?
O soru mülakatlarımın kilit sorusu: Neden askerlikten muafsın? Çok odaklandığım bir soru. Çünkü sizin işe alımınızı çok etkileyecek bir durum karşı tarafın tepkisi.

Peki ne yanıtlar veriyordunuz?
Bazen sormuyorlardı, derin bir oh çekiyordum. “Cinsel yönelimim” dediğim zaman ise, karşımdaki kişinin donuyor, durgunluk, olağan akışından bir kopma oluyordu. Ama Medya Takip Merkezi’ne dek hiç bu kadar apaçıkça, cinsel yönelimimden olduğunu söylememişlerdi.

Hangisi daha iyi?
Apaçık söylemeleri daha iyi oldu. Sorun görünür oldu.

“Bu işi ne için yapıyosun”

Zorunlu askerlik işlemleri sırasında neler yaşamıştınız?
Muafiyet belgemi almam hiç kolay olmadı. Önce bir sene ertelendi. Kimliğimden, yöenlimimden vazgeçeceğimi düşündüklerine inanıyorum..
Vazgeçeceğimi düşündüler. Hiç unutamadığm bir askeri doktor vardı. Asla unutmamam. Beni muayene edecekti. Zaten önünde yazıyordu “homoseksüelite, cinsel uyumsuzluk” filan diye birşeyler. O askeri doktorun ilk sorduğu soru, “Bu işi ne için yapıyosun” oldu. Ben dondum kaldım. Meslek olduğunu sanıyor sanırım. (gülüşmeler)
Ben turizm otelcilik okudum, o işte çalışıyorum dedim. Azarlar gibi soyunmamı istedi. Bunu isteyince, ben bir an durdum. Bunu yapmak istemiyorum, dedim. Yapmasak olmaz mı, dedim. “Anal bölgeyi” kontrol etmeliyim, dedi. Soyunmazsan muaf olamazsın, dedi. Kontrol etti. Sonrar rutin süreç işledi. Akrabalar askerliğimi sorunca filan, bazen “yaptı” diyoruz; bazen “yapmadı” diyoruz. Ben yaptım diyorum, babam yapmadı diyor genelde.
T.C. İstanbul Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu’nun, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu’nun 01.02.2011 tarihli 242 no.lu yazısına ithafen hazırladığı 3 Haziran 2011’de açıklanan 25689 sayılı kararı.

Röpörtaj: Murat Köylü/Kaos GL

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.