Header Ads

2012'nin İlk Haftasında 6 Asker Şüpheli Bir Şekilde Hayatını Kaybetti

Son günlerde ardı ardına gelen asker ölümleri, erlere kötü muamele konusundaki tartışmayı yeniden başlattı. Yetkili makamlardan gelen ve neredeyse şüpheli her ölüm için öne sürülen “kaza” açıklamalarının ise ne aileleri ne de kamuoyunu tatmin ettiği görülüyor. Yılbaşından beri ölen askerlerin Kürt olmaları ise süregiden tartışmaya yeni bir boyut eklemiş durumda.

Bir haftada 6 asker öldü
30 Aralık günü Hakkâri'nin Yüksekova İlçesi 34'üncü Piyade Tugay Komutanlığı'nda askerliğini yapan 21 yaşındaki er Ahmet Sezgin ve ismi henüz öğrenilemeyen bir asker kurşun yarasıyla yaşamını yitirdi. Bir diğer kışlada ölüm haberi ise 31 Aralık'ta Kastamonu'nun İnebolu ilçesinden geldi. Jandarma Komutanlığı'nda askerlik yapan 22 yaşındaki Doğukan Kahyaoğlu'nun nöbet tutan arkadaşının tüfeğini alarak intihar ettiği iddia edildi. Yılın son günü kışlada ikinci ölüm vakası Antep Islahiye'de meydana geldi. Islahiye'de askerlik yapan Urfa'nın Siverek ilçesi nüfusuna kayıtlı Semih Çiftçi'nin de yılbaşı gecesi intihar ettiği iddia edildi. Aynı gece Elazığ Poyraz Köyü Jandarma Karakolu'nda askerlik yapan, Van Muradiye Ünseli Beldesi nüfusuna kayıtlı 19 yaşındaki Lütfü Esmer isimli askerin de nöbet esnasında bilinmeyen bir nedenle intihar ettiği ileri sürüldü. En son Çanakkale'de kısa dönem askerlik yapan ve bu ayın 27'sinde terhis olması beklenen 31 yaşındaki Deniz Yurtsever'in, bir arkadaşının G-3 marka tüfeğiyle kalbine ateş ederek intihar ettiği ileri sürüldü

Yaşanan son ölümlerin birbirinin peşi sıra gelmesi ve ölen askerlerin Kürt olmaları tartışmaya yeni bir boyut eklemiş durumda. Ölen askerlerin aileleri “kaza ya da intihar” açıklamalarını yeterli bulmazken, konunun takipçisi olacaklarını ifade ediyorlar. Ölen askerlerin yakınlarının, bu gençlerin intihara meyilli olmadığını ve buna sebep olabilecek herhangi bir sorun tespit etmediklerini bildirmesi de önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor.

Aileler ikna olmuyor
Deniz Yurtsever'in ablası Songül Alver, kardeşinin Kafkas Üniversitesi'ni bitirdiğini, politik bir genç olduğunu, intihar ettiğine inanmadıklarını, dava açacaklarını söyledi. İntihar ettiği ileri sürülen Semih Çiftçi'nin amcasının oğlu Şehmus Çiftçi ise ANF'ye yaptığı açıklamada, intihar olayına kesinlikle inanmadıklarını söyledi. “Kuzenim Semih, son olarak yılbaşı akşamı saat 20:00'da ailesiyle konuşmuş. Askeri yetkililer ise Semih'in bu konuşmadan iki saat sonra intihar ettiğini bildirdi” diyen Şehmus Çiftçi, kuzeninin intihar edebilecek birisi olmadığını, herhangi bir sorununun bulunmadığını belirtti. Semih Çiftçi'nin son derece neşeli bir insan olduğunun altını çizen kuzen Çiftçi, “İntihar konusunda ciddi anlamda şüphelerimiz var. Otopsi raporunu istedik. Bu olayın takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. 19 yaşındaki Vanlı Lütfü Esmer'in dayı Mehmet Güneş de, Lütfü Esmer'in intihar etmediğinden emin olduklarını, olayın takipçisi olacaklarını bildirdi. Aslen Batmanlı olan ve 2’si kız toplam 8 çocuğu bulunan 57 yaşındaki Abdurrahman Sezgin, "Kafamız çok karışık. Olayın nasıl gerçekleştiğini bilmek istiyoruz" derken, acılı anne 46 yaşındaki Güler Sezgin ağıtlar yaktı. Yakınları terhisine 35 gün kalan Ahmet Sezgin’in birkaç gün önce ailesini arayarak dönüş için uçak biletini dahi aldığını söylediği öğrenildi.

En çok şikayet "disko"ya
Asker Hakları İnsiyatifi’nin (AHİ) Eylül 2011 yılında yayınladığı bir rapor, askerleri intihara ya da “kazaya” sürükleyebilen süreçte nelerin yaşandığını ortaya koyuyor. Raporda yalnızca 5 ay içinde 200 kişinin kötü muameleye maruz kaldığı bildirilirken, gerçek rakamın bunun çok daha üzerinde olduğunu tahmin etmek zor değil. AHİ’nin bu raporu üzerinden varılan sonuçlar, askerlerin ne tip kötü muameleye maruz bırakıldığına dair istatistikî veriler de sunuyor. Buna göre:

Hakarete uğrama (yüzde 48), dayak yeme (yüzde 30), darp (yüzde 17), aşağılama (yüzde 14), mobbing (yüzde 14), tehdit (yüzde 14), aşırı fiziksel aktiviteye zorlanma (yüzde 20), uyutmama (yüzde 7), kişisel işlerini yaptırma (yüzde 7), sağlık hizmeti alamama (yüzde 13).

Rapora göre 138 başvuru ile "disiplin koğuşu" cezası en çok şikayet edilen uygulama olarak 1. sırayı alıyor. Disko olarak tabir edilen “disiplin koğuşu” özellikle intihar vakalarından sonra kamuoyunun gündemine gelmişti. Geçtiğimiz ekim ayında hayatını kaybeden Uğur Kantar’ın da disko da maruz kaldığı kötü muamele sonucunda hayatını kaybettiği iddia edilmişti. Bu tip koğuşlarda erleri disipline etme bahanesi ile insan haklarına aykırı yöntemlerin uygulandığı birçok kez kamuoyuna yansımıştı.

"Kötü muamele" temel sorun


Daha önce benzer bir çok vaka olmasına rağmen, yakın zamanda basına yansıyan olaylarda görülen ortak özelliğin kötü muamelenin ordu içinde temel sorunlardan biri olduğunu gösteriyor.

Şırnak’ın Uludere ilçesinde askerlik yaparken 2007 yılı mart ayında psikolojik sorunları bulunduğu gerekçesiyle kendisine silah verilmeyen, ancak tuvalete giden arkadaşının silahı ile intihar ettiği belirtilen asker Ekrem Kurt davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi 18 bin avro tazminat ödemeye mahkum etti.

Kıbrıs Gazi Magosa'daki askerliği esnasında "içtimaya geç kaldığı" gerekçesiyle "disko" cezası verilip komalık oluncaya kadar dövülen Uğur Kantar bir kaç ay önce hayatını kaybetti. Uğur Kantar’a işkence yapmakla tutuklanan asker gardiyanlar kendilerine sorulan "neden işkence yaptınız?” sorusuna, “çok agresifti, agresif davranışları vardı. biraz sakinleştirmeye çalıştık, bir iki tokat attık" cevabını vermişlerdi.
Bitlis Ahlat'ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiği iddia edilen Sedat Durgun'un yaşamını yitirmesinin üzerinden 3,5 ay geçmesine rağmen olay hâlâ aydınlatılamadı. “Raporu beklerken zamanla beraber bizde tükeniyoruz” diyen amca Durgun da askeri yetkililerin hiç kendilerini aramamasına tepki gösteriyor. Hakkı Durgun, yeğeni Sedat Durgun'un intihar ettiğine hiçbir şekilde inanmadıklarını söyleyerek, yeğeninin öldürüldüğünü iddia ediyor.

haber: sol-etha-ajanslar ve başka haber arşivi

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.