Header Ads

Odatv Davası'nda Savunma Sırası Ahmet Şık'ta: İddiaların Tamamı Düzmecedir. Tahliyemi Talep Etmiyorum.

Gördüğünüz gibi kitap ile gelmedim, aman patlar matlar!

Soruşturmanın omurgasını mail ve telefon konuşmaları ile haber ve yorumlar oluşturuyor.

Bu kadar lakayıt, ciddiyetten uzak bir iddianame görmedim.

Davanın delillerinden biri de basımı engellenen bir kitap ve satışı devam eden bır kitaptır.

Odatv'den alınan yazıların 251 adedinin 80 tanesi ne olduğu belli olmayan belgelerin üretim tarihinden eski 2010-2011yılına ait yazılar.
Bu 80 yazı günlük gazetelerden alınan yazılar ve alıntılardır. Bu yazıların darbe yapmaya teşvik ettiği iddia edilmekte.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, delil olarak iddianameye konmuş.

(İsim vermeden) Savcı -Zekeriya Öz- için de söylemiştim "dokunan yanar" diye. O da yandı!

 Şike suçlularına yasalar çıkartanlar umarım düşünce suçluları için de yasalar çıkartır.

 Ahmet Altan benim icin askeri vesayetin gerilemesine sebep olanlardan biri. Ama polise göre Ahmet Altan'ın yazısı darbe zemini hazırlamış.

Medyada hedef gösteren çok fazla çakal var.

Tutuklamayı eleştiren gazeteci ve yazarları tehdit etmişti savcı. Hassas takip ediyoruz demişti.

Ben dahil 11 kisi tutuklu olaraak yargılanıyor ve ben tutuklu oldugumu halen anlayabilmiş değilim

Deniz Feneri davasındaki insanlar tutukluluk ceza halini alacak diyerek 2 ay sonra bıraktılar. Ben tahliye için bravo dedim.

Ankara'da bır soruşturma var. Bir katil. İtiraf ediyor, nasıl öldürdüğünü söylüyor. Bu adam gizli tanık değil. O bir cani. Ayhan Çarkın.

Ben cani katil veya Deniz Feneri sanığı değilim bu sebeple 11 aydır tutukluyum .

Bilinsin ki TAHLİYE TALEP ETMİYORUM.  11 aydır ne olduğu açıklanmayan kuvvetli suç şüphesiyle tutukluyum, tahliye de talep etmiyorum

Gazeteci görmeyeni gözü, duymayanın kulağı konuşamayanın sesidir. Bu düsturdan hiç şaşmadım. Tanık olduklarımı demokrasi havarisi olanlar gibi yazmadım. Sadece doğruyu ve gerçegi yazdım. Ben sadece gazeteciyim beni bilen dostlarım bugün burada diğerleri aylardır sokaklarda çünkü sokak güzeldir biliyorlar.

 Ben gazeteciyim. Gerçegin peşinde bir gazeteciyim. Kimseden talimat alarak haber yazmadım. Bugün adaletten ve hukuktan yoksun politik bir yargılama sebebiyle buradayım. İddialara cevap vermek içimden gelmese de cevap vereceğim.

Gördük ki o çok gizli deliller malum medyaya servis edilen polis andıçlarından ibaretmiş.

İddianameye gire Ergenekon üyesi değilmişim. Ancak örgütün talimatıyla, ısmarlamasıyla kitap yazmışım.
Bu delillerin ve iddiaların tamamı düzmecedir.

Bugüne kadar yazdıklarımın içeriğine bakarak ve gurur duyarak söylüyorum: Sosyalist kimliğime bakılırsa bu iddiaların düzmece olduğu anlaşılır. Benim bu kapsamda bir kitap yazabilmem için akıl körü olmam lazım.

Nedim veya Soner Yalçın'ın bana talimat verdiğine dair belge var mı, yok. Kırıntısı yok.

Hanefi Avcı, Emin Arslan gibi Sabri Uzun da kitaptaki öznelerden biri.

Soner Yalçın ile dışarıda hiç yüzyüze gelmedim. Dünya görüşümüz farklıdır. 2008 yılında ben ve eşimle ilgili yazdıklarına kızarak aradım. Soner Yalçın'la aramda bir irtibat var mı? Yok. Ortak dünya görüşümüz bile yok. Telefonu bile yok. O zaman bu talimatları bana vahiyle mi gönderdi'

İddianameyi yazan savcı benim yazdıklarımdan haberdar değilmiş. Olsa ilgimin olmayacağını anlardı.

Dokunan yanar dedim, dokundum buradayım. Herkesi bu Ergenekon torbasına doldurdular. Ne olduğunu bilmediğim nihai hedefleri için dikensiz gül bahçesi yarattılar.

Bütün arkadaşlarımın, avukatların, eş dostun bildiği bir kitap nasıl örgüt dökümanı olur? Burada gazeteci değil gazetecilik yargılanıyor!

Bu dava salt ifade özgürlüğü davası değil, toplumun bilgiye ulaşmasının engellenmesi davasıdır da..

Yansak da dokunacağız.

Polis andıcıyla haber yapan özel yetkili gazeteciler var. Gazetecinin yeri mazlumun kanunun adaletin yanındadır.

Bu rejimin adı demokrasi mi yoksa korku diktatörluğü mü?
Türkiye'de amaç gözdağı vermek. Bu yüzden muhalif herkes hapishanelere dolduruluyor.

Ortada bır hukuk katliamı vardır. Birçok benzemez bir araya getirilmiştir bu iddianamede. Hakkımdaki cezalandırılmam istenen kısımda 74 cümle kullanılmış ve içinde 10 kere 'iddia edilen' denmiştir.

İsmini  'İmamın Ordusu' koymayı planlamakta olduğum kitabı '000Kitap' olarak yayınlattım. Kitabın konusuna dahil olduğu açık olan polisler, kitabıyla ilgili bilirkişilik yapmışlardır yani imamın ordusu bilirkişi olmuştur.

Adı hükümet, cemaat veya devlet olsun demokratik düzende bunları eleştirmek suç teşkil etmez.

Yapmanız gereken beni yargılamak değil bu komployu yapanları bulup ortaya çıkarmaktır.  Benim suçsuz oldugumu siz dahil herkes biliyor.

Derin devlet yöntemleri halen iktidarda. Sadece sahipleri değişti. Bu yeni Ergenekon'la da mücadele edeceğim.

Tarih herşeyi ve herkesi hakettiği yere koyacak, kimimizi yazdıklarıyla kimimizi verdikleri kararla.

Savunmam bitti.



(Alper Turgut ( ) Efkan Bolaç, ( ) Emel Soy, ( ) Hilmi Hacaloğlu'nun ( ) tivitlerinin derlenmesinden oluşan bir haberdir. )

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.