Header Ads

Cumartesi Anneleri'nin 503. Buluşması: 'Arşivlerde Hapsettiğiniz Gerçekleri Açıklayın'


Cumartesi Anneleri, 503. kez Galatasaray Meydanı'nda buluştu. Kayıp yakınları, bu hafta, 77 yıl önce Dersim'de idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının akıbetlerini ve hala gizlenen mezarlarının yerlerini sordu.

NE OLMUŞTU?
Cumartesi Anneleri, 20 yıldır, "tektipleştirme"yi "düzen" farklılığı ise "bölünme" olarak tanımlayan devlet zihniyetinin çok kimlikli bu toprakları, insanlık suçları cehennemine çevirdiğine dikkat çekiyor. Bu suçlardan biri de Dersim'de işlendi. İnanç önderlerinden Seyit Rıza, oğlu ve 3 arkadaşı "isyana teşvik" suçlamasıyla idam edildi.

Dönemin ceza yasasına göre yaşları nedeniyle idam edilmeleri mümkün olmadığından mahkeme kararıyla Seyit Rıza’nın yaşı küçültüldü, oğlunun yaşı ise büyütüldü. Avukatların olmadığı, yargılananların Türkçe bilmediği göstermelik bir yargılama sonucunda Seyit Rıza ve oğlu Resih Hüseyin ile Seyhanlı aşireti reisi Hasso Seydi, Yusufhanlı aşiret reisi Kamer oğlu Fındık, Demenanlı aşiret reisi Cebrail oğlu Hasan, Kureyşanlı Ulikeye oğlu Hasan ve Mirza Ali oğlu Ali 15 Kasım 1937'de idam edildi. Elazığ’da halkın gözü önünde idam edilenlerin cansız bedenleri günlerce askerler tarafından şehirde dolaştırılarak teşhir edildi, ailelerine verilmeden kaybedildi.

Seyit Rıza’nın ailesi 69 yıl sonra Elazığ Valiliği’ne başvuru yaparak Seyit Rıza’nın mezarının yerini sordu, cenazenin kendilerine verilmesini istedi. Elazığı Valiliği'nin başvuruyu reddetmesi üzerine dava açıldı. Ancak Elazığ 1. İdare Mahkemesi, oy birliğiyle talebi reddetti. Danıştay'ın da mahkemenin red kararını onaması üzerine aile, kararın düzeltilmesi için başvuru yaptı.

'BİR YÜZLEŞME, BİR ÖZÜR BEKLİYORUM'
Devletin arşivlerinde yer alan ve Dersim katliamının daha önceden planladığının kanıtları olan belgelerin Seyit Rıza'nın resminin yanında sergilendiği eylemde, Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat'ın gönderdiği mektup okundu.

Polat'ın mektubunun bir kısmı şöyle:
...
İdam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarıyla gözaltında kaybedilenlerin mezar yerlerinin belli olmaması bir tesadüf değildir. Onlar, aynı zihniyet tarafından infaz edililer çünkü. Bu zihniyet ile hesabım devam edecek. Öç alma hesabım yok. Ancak bizim ölülülerimizin üzerinden istismar ve hakaret hala devam ediyor. Bunu sürdürenler karşısında susmamı kimse beklemesin. Mezar yerlerimiz açıklanana kadar mücadeleniz mücadelemizdir. Bir yüzleşme, bir özür bekliyorum.

Her yıl 15 Kasım günü gelirim Elazığ Buğday Meydanı'na, dedemin sehpayı kendi ayağıyla tekmelediği bu yerde mırıldanırım;"Ewladê Kerbelayme. Bê xeta u be ganayme. Ayıbo, zulmo, qetilo"

'FOTOĞRAFLARI ELİMİZDEN, SÖZLERİ DİLİMİZDEN DÜŞMEYECEK'
Ardından gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, Zazaca konuştu, Kürtlerin neredeyse her günün katliamla geçtiğini söyleyen Tosun, Dersim, Roboskî ve bugün de Rojava'da katliamların sürdüğünü kaydetti.

Tosun, şöyle devam etti: "Seyit Rıza'nın torunları burada. Onların fotoğrafları elimizden, sözleri dilimizden düşmeyecek. Onları aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Onlar mezarsız değil, kalbimizde yaşıyor."

Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, 20 yıldır eşitlik ve özgürlük gelsin, katiller, insanlık suç işleyenler hesap versin diye Galatasaray'da oturduklarını hatırlattı, "Ama devletin katliamları 77 yıl önce başladı" dedi. Ocak, devletin, o zaman da zulmünü meşrulaştırmak için oynadığı masumiyet rolünü, bugün de oynadığını söyledi.

Haftanın açıklamasını Maside Ocak okudu. 503 haftadır, kendilerini mezarsızlığa mahkûm eden politikalarla hesaplaşmak için mücadele ettiklerini belirten Ocak, bu topraklarda insanların kimliklerinden dolayı ağır devlet terörünün hedefi olduğu gerçeğini gündemde tutmaya çalıştıklarını söyledi.

Ocak, devleti yönetenlere seslendi: "Dersim demek; Seyit Rıza demektir. Seyit Rıza ve arkadaşları mezarsızken, Dersim’in hakikati devletin arşivlerinde hapsedilmişken yalnızca Dersim'de yaşananların katliam olduğunu kabul etmek yetmez. Gündemi değiştirmek için değil, katliamcı, tek tipçi zihniyeti mahkûm etmek için özür dileyin. Derin yaralarımızı rakiplerinizi köşeye sıkıştırmak için kullanmayın, yaralarımızı saracak adımları atın. Hakikatin topluma ulaşmasının önündeki engelleri kaldırın; Seyit Rıza ve arkadaşlarının devletin arşivlerinde hapsedilen akıbetlerini açıklayın! Naaşları ailelerine teslim edin! İnkarcı, asimilasyoncu zihniyete son verin!"

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.